Hayatın eskimiş bir kısmında bir Nisan sabahı,
yorgun artık bedenim.
Kaybetmek bulutları bulmuşken bir seferde.

Ne ilk
ne de son bu sevda ağacından kayıp düşen,
etrafa saçılan , dağıldıkça kaybolan sevgiler.

Yalınayak tek başına, caddeler de
yalnızlığın şarkısını söyler.

Rüzgar kapkara olmuş, yanmayan lambaya eser.
Kaçacak yer arayan kimse yok,
kaçan kaçmış gün perdelerini kapatırken.

Ben yürüdüm.
Yağmur yürüdü. 
Bu gün yağmurun günüydü.

Durmak bilmedi yağmur.
Elbiseler süründü yerlere
Yer çamur, yer ıslak
Akşamdan kalan alemcilerin günahlarını sürükler gibi.

Ne saçımdaki beyaz teller açıklıyordu geçmişi,
Ne de açıklama getirmesini istiyordum gecenin.

Düşmüşüz katran bir gecede sorgusuz batağa
Çölde serap hayal etsem nafile.
Merhem olmaz dünde kalan acılara.
Bu gecede yağmur var.
Gecenin hatırına, yağdı üzerime hatıralar.

Ben yürüdüm.
Yağmur yürüdü.
Bu gün yağmurun günüydü.

İliklerimde seni hissetmek yerine
Puslu soğuk damlalarla bütünleştim tenimde.
Sayamadığım umutlarda,
Sevgiler tükettim sensizliğin ertesinde.
Soluklandığım saatler uzun olsa da,
Seni bir nefes gibi içime çektiğim anlar sayılı.
Sayısız sevişmeler
Yerini bıraktığı hüzünler kadar kaygılı.

Kaygılı Artık!....

19 yaşın tatlı heyecan kaplı savurganlığı
kalmadı ne yazık!..
Ellerime bulaşan yorgun yılların istismarıydı
yaşanan acı gerçekler.

Ben yürüdüm, Yağmur yürüdü
Bu gün yağmurun günüydü.

Başlangıç sonda mı yaşanır?
Sonun başlangıcında mıdır
Hayatın oltasına takılan gönül yareleri.

Peki neden bu tuhaf duygu
Nerden çıktı bu yağmur?..
Başlamadan daha....
Ortak olmadan şafak vaktine.
Doyamadan sana.......

Ben yürüdüm.
Yağmur yürüdü.
Bu gün yağmurun günüydü.

CUMA

Günlerden bir gün
CUMA,
Masamda kadeh,
karşımda sen.
Sarhoşluğum bilmem neden?.

Zaman geçiyor
gece ilerliyor.
Kadehin bitiminde
yalnızlığım geliyor...

Gün bitti.
Bu son demler
ve son demlenmeler.
Yalnızlık ve Sen
bir de keder... 

ESKİ Bir gün dönersen eğer, gözlerimde nem, dudaklarımda ismin olmayacak. Bir gün dönersen eğer, yüreğimde sızın, hayallerimde resmin olmayacak. Bir gün dönersen eğer, hatırlar seni yaşatmayacak, yağmurlar eskisi gibi yağmayacak. Bir gün dönersen eğer, yıldızlar parlak ay yarım olmayacak. Bir gün dönersen eğer. Ne eski ben, ne eski sen olmayacak. Bir gün dönersen eğer...

SÖZÜM SÖZ Başka zamanlada gömdüm hayalleri ve seni, Başka zamanlardan geçer sensiz bir deli, zaman garip bir gemi. Sevdim derken kaybetmek Gaipden gelen kısık bir ses olsa gerek. istemeden. Cinaslı kafiyeler toplanır, Gönül kıtaların mazlum saflarında. Ey sükunetteki tılsım. Sükun et! güllerdeki rengi. Telkin eyle gözlerimi yaşlar salınmasın. Alınmasın ayrılıktaki senli ezgi. Sözüm sözdür!. Evham asılır kapın önündeki dargınlığa. Arsız , kararsız eski resimler sarılır, ahşap kapıya, eski yapıya. Ramak' tır, kalır mesafe Sen sevgiye mahsus resmi bir aşk, bilirkişi raporuyla. Çaldıran umutlardır , Sen zorunlu bir şarkı notalarda. Akortu zordur sevdanın, sağılır gönül ayarında. Tehir bir hüzün yağar, Teşhir olur gözlerde. Saymadım, sayamadım kimbilir hangi mevsimde. Sevgiyi ayrılığa boğdurur. Zaman tavında dövülür. Mutluluk gez göz arpacık ıskaladığı zaman. Söyledim !.. Sözüm sözdür!, Yarınla sözlendiğim zaman.

Soy ağacına yazılı bir itiraf name'miydin,
namelerde bekleyen.
Basma kalıp laflarda tevazu gösterilmez.
Pişmanlığın yaşanacağı bellidir, sonradan fayda etmeyen.
Sen
Birinci tekil şahıstın.
Çoğul cümlelerde kullandım ben seni.
Sen
Doğmayan güneştin.
Sarıya çaldım gözlerini, aya tuttum ellerini.
Bahar akşamları gösterime giren,
biletli biletsiz koltukları rezerve ettiğim.
Uzun metrajlı flimdin,
ara vermeden izlediğim.
Yağmura yakalanmak inceden inceye
damlaların aptal ıslattığı saatlerde.
Yetişmek geç kalmışlığa inat
Yangından sevgileri kaçırdım her seferinde.
Sen
Doğmayan güneştin.
Sarıya çaldım gözlerini, aya tuttum ellerini.
Nargilide atılan efkar dumanlarıydın
çekilen nafile nefeslerde.
Seni tükenmez kalemlerle yazdım yüreğime
Ben tükendim bendeki sen tükendin çoğul cümlelerde.
Sen
Birinci tekil şahıstın
çoğul cümlelerde. 

DAMLALARDA

Damlalarda asılı kalmak
düşüne kadar gözlerinde.
Renginde niyeti bozuk ihtimallerdi
var sayılan güneşin ardına sığınan.

Ben gözlerine müptelayım sana değil.
Ben içimdeki seni özgür bırakıyorum
tebessümmüdeki muhtemel
deli baharları değil.

Aynadaki çırpınan sevinç çığlıkları
sözlerin sukutluğu yaşanır.
Sessizlik arbede olur altın çağında
sus pus olur içimdeki sen.

Ve içimdeki sen
puslu bir yorgan çekilir sessizliğe
sensizliği rüzgar alır
bende kalır içimdeki sen.

Yarım bir sevda soluklanır.
Düne asılı geçmişte gün be gün
bugün gibi gözlerin sürmesi
Gönlümde yaban aşk sürgüsü.

Onlar umutların efendisi.
Umutsuzların getirisi çekilenler.
Zaman değişken bir veba sen hastalığım.

Keske ben olsam
içimdeki sana koşsam
hiç durmadan hiç soluklanmadan.
Hiçlere aldırmadan.
ben gözlerine yenildim sana değil.

YALNIZLIK

Yalnızlık türküsü yalnız söylenir
Umutlar tükendikçe.
Ama neden ben,
Neden bu sonbahar.
Zamansız geldin be zamansız,
şimdi ne yok nede var. 

ARKADAŞIMA
 İnsanın kendi hikayesini yazmasının zamanı artık,
Her gün aynı çehrede son noktayı koyan sözlerdir
beklentiler.

Anlatılmak istenenden öte,
algılandığı gibi dışa vurmaktır.
Farklı gösterilmek istensede , hep aynı gözler.

İki parçadır insan.
İstediği gibi görünür.
Bazen dost
bazen sevgilidir.
Zaman zaman karışan, akılları karıştıran
çözümü zor bulmaca gibidir.

Bu mevsimde göçmen kuşlardır işi zor olan.
Katar olmuş sevgileri taşırlar
kanatlarda yarım yareler
kanatlarda eksik ezgiler.
Gönül dağarcığın da ise tek kişi esirdir.
Berisinde kaybolmaya yüz tutmuş,
hüzün ve özlemler, kabullenilmesi istenen
İstenmeden yaşanan gerçekler.
Gerçekler...
Yüreğimin
Yarısı Gece
Yarısı Gündüz.

Hezeyanlar var geçmişde.
Anlatmak istediğim silik yüzler değil,
aksini göstermeyen fotoğraflar gölgede.
Neler yaşanmışdı, neler kazanıldı.
Hep gizlemek, görmezden gelmek bu
gönlümüzün taçsız sahnesinde kaybedilenler belki de.

Kimilerin cebi doyasıya hatıralarla doludur.
Söyle dersin, nutku tutulur.
Dökülmez dudaklarından kelimeler,

söylenmez olur ,
Hayatın ibriğinden pervazsızca doldurulan değilmidir?
Sevgide naz, sevinçde az hüzünler yaşanan ceplerde.

Kimileri de atar oltasını
gönlünden mevsimlere.
Rastgele yareler bulaşır
korkulu titreyen ellerine.

Bir kez dokunsam gözlerine,
Sağanak olur akarsın gönlüme.
Bir kez görsem ellerini,
sararım belini, saatler boyu geceyi örtercesine.

Düşkünüm işte!
Sürü' dür Sevgiler,
Sürüp gider işte!.
Yüreğimin Yarısı Kış,
Yarısı Bahar,

Sensizliğin özleminde. 

GARİP BİR GECE

Geceyi dinliyorum,
kapkara bir eşarp gecenin renginde

Ankara' ya söyleniyorum.
Islak ayaklarda eskimiş ayakkabılar
sıcağı zor seçer oldu.
Kaldırımlara kızıyorum
suyu tutmaktan cok üzerime korku öfkesini sıçratan.

Kadere alınıyorum,
alınganlığım sonradan.

Yarım esen rüzgarın Ayazina aldanıyorum.
kimin körkütük açlık sarhoşu oldugu tartışılmaz,
herkesin ben dediğini duyuyorum.
Fakirliğin bereketine inat,
Bir parça ekmek icin midemi arıyorum sevgi sofrasında.

O kadar olağan aksiliklere kezat,
kör ateşlerde yanan güneşe özeniyorum
kapıdan baktıran mart'ın yaptığı gerçekten zor zanaat.

Acıların düşük yaptıgı belirsiz
hazan şarkıların teline takılıyorum.
Güfteler kararsız söz birliği ediyor bestelerde.
Ben yine geceyi dinliyorum,
yağmurla kaplı gönül denginde.

Ne feryat , Ne figan bu yazıya engel
çeketim olsa razı bu beden çeker gider,

• Gece beni dinliyor,
  sesizlik geceyi.
  icimdeki ben yalnız simdi,
  geceyi yalnız geçiriyor. 
  
  
  BİR YAŞAM SEYRİ

Günahlarım beni yeniden ziyaret edecekler.
Maliyetin bedeli borçlu ödenecek geçmişe.

Günahda vebal aranmaz,
bir nefis heba olurmu dürtü ile gelen hevesde.

Akıllarda hep soru kalacak
işareti verilen.

Kazan kaldıracak kazanova gençlik
sevişmeler anılacak başka dudaklarda.
İhanetler ıslıklanacak
hep bir ağız etmişcesine terkedilen aşklarda.

Kalbura dönmüş yetim bir yaş var,
reşit gününde.

Ben umut duvarını aştım
senin bağımlın oldum, alkol artık veresiye.

Şimdi gözlerde kordon boyu sana uzamalar.
Peşin yağmurlar alınır gözlerden içeri.

Son duraklarda dönenceler bir seyr' dir geçer
dönme dolapda alıkoyulan.

Kibrit kutusunda yakılır efkar seminerleri.

Her gece dumanaltı olur ayrılıklar,
her gece bir isyan kovulur senin ismin olan


ÖMÜR

Maskesi düşen bir gecede
Öksüz bir fırtına,
yalancı aylarda dünü süpüren.

Dağınık bir yatağa benzer ayrılık
silik bir yüzdür hem sonda, hem başda görülen.

Kör bir kuyu dipsiz
derinde bilinir.

Bulutsuz asi bir hava
gözyaşlarda silinir.

Mağbet bir tutam siyahda
saçlar dökülür, yarısında gönlün.

Puslu bir nöbet vakasıdır zamanı döndüren
vardiya istemez gelip geçen ömrün.